Dua ettiğimizde Tanrı’nın kendisi ile konuşuyoruz
Her zaman yürekten dua etmek, Tanrı’yı sesli olarak ve tinsel ilahilerle yüceltmek, yani salt sesle değil de yürekle mezmurları okumak iyidir.
Dua bizi arındırır, okumak bizi eğitir. Olası olduğunda birini de diğerini de kullanalım. Çünkü ikisi de iyi şeylerdir. Şayet olası değilse, dua etmek okumaktan daha iyidir.
Her zaman Tanrı ile olmak isteyen sürekli olarak dua etmeli ve okumalı. Dua ettiğimizde Tanrı’nın kendisi ile konuşuyoruz; okuduğumuzda ise bizle konuşan Tanrı’dır.
Her ilerleme okumadan ve meditasyondan gelir. Okumakla bilmediğimizi öğreniriz, meditasyon ile öğrendiğimizi belleğimizde tutarız.
Kutsal Kitabı okurken elde ettiğimiz yarar ikilidir: aklımızı aydınlatır ve insanı, dünyanın kurumlarından çekip aldıktan sonra, Tanrı sevgisine götürür.
Okurken amaçladığımız sonuç da ikilidir: ilkin Kutsal Kitabın anlamını kavramak, sonradan bunu olabilen en yüce saygınlık ve etkinlikle beyan edebilmek için uğraşmak. Okuyan, ilk önce okuduğunu anlamaya çalışır. Sonra ise öğrendiğini en uygun şekilde öğrendikten sonra öğrendiğimiz şeyleri uygulamak görevini hissetmeliyiz.
Devamlı okumadan hiç kimse Kutsal Kitabın anlamını çözemez. Çünkü yazıldığı gibi: "Onu yüksek tut, o da seni yükseltecektir; ona sarıldıkça, seni izzete erdirecektir" (Meseller 4,8).
Kutsal Kitabı okumakta ne denli devamlılık gösterilirse, ondan alınan akıl o denli zenginleşir, tıpkı sürekli ekilmekle o denli ürün veren toprak gibi.
Öyle insanlar var ki akıllıdırlar; fakat Kutsal Kitabı okumakta gayret göstermezler. Böylece ihmalkarlıkları ile, okumakla öğrenebileceklerini hor gördüklerini kanıtlarlar. Başkaları ise öğrenmeyi arzu ederler, fakat hazırlıksızlıkları onları engeller. Ne var ki bunlar, akıllı ve sürekli bir okuma ile onlardan daha akıllı, fakat tembel ve ilgisiz olanların bilmediklerini öğrenmeyi başarırlar.
Nasıl ki, aklı ağır olan kendini zorlayarak öğretimdeki bağlılığının ürününü topluyorsa, aynı şekilde Tanrı nimeti olan akıl bağışını önemsemeyen, alınan bir bağışı hor görüp verimsiz bıraktığından suçlu durumuna düşer.
Öğreti lütufla desteklenmezse, kulaklardan girse bile yüreğe kadar erişemez. Dışardan gürültü kopartır, ama ruhumuz için hiç yararı yoktur. Fakat lütuf araya girince o zaman Tanrı’nın sözü kulaklardan yüreğin derinliklerine iner, içtenlikle uğraşır ve kavramaya ulaştırır.
İsidorus (560-636)
|