Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretçi defteri
KUTSAL KİTAP
İSLAMİYET VE SORULAR
PAPA VE KİLİSE
=> Papa'nın yanılmazlığı, Kilise'nin reisi olan Papa hata yapamazmış, böyle bir şey olabilir mi?
=> Ruhbanlık
=> Günah çıkarmak diye bir şey olabilir mi?
=> Rahipler evlenmezler, neden?
=> Hıristiyan dininde Azizlerin yeri ve görevi nedir?
=> Kilise tamamen dünyevi bir teşkilat mıdır? Ona ihtiyacı var mı? Varsa, onun görevi nedir?
ÇOK ESKİ HRİSTİYAN VAAZLARI
SIRLI OLAYLAR
MİSYONERLİK
NEDEN HRİSTİYAN OLDULAR
KİTAPLAR
İSA MESİH
ARAŞTIRMALAR
Günah çıkarmak diye bir şey olabilir mi?

Günah çıkarmak diye bir şey olabilir mi?

GÜNAH ÇIKARMAK DİYE BİR ŞEY OLABİLİR Mİ?

Hıristiyan dininde günah çıkarmak denilen bir merasim, gizem ya da kutsama âyini vardır; Hıristiyanlar bir rahip ya da kâhin denilen din adamı önünde günahlarını itiraf ederler ve rahip günahlarını itiraf etmiş olanın günahlarını affeder. Hal­buki, Allah'tan başka kim günahları affedebilir? Böyle bir id­diada bulunmak bir küfür ve bir küstahlık değil midir? Aynı zamanda bu kolaylık, insanları daha çok günah işlemeye teş­vik etmez mi?

Gerçekten, Hıristiyan dininde ve özellikle Katolik Kilise­sinde günah çıkarmak ya da itiraf denilen bir merasim ya da daha doğrusu bir kutsama âyini ya da gizem (sakrament) var­dır ve itiraf edilen günahlar affedilir. Fakat bu şekilde bir gü­nahların affı varsa da, Hıristiyan rahipleri kendi namına ya da şahsi bir imtiyazları varmış gibi günah affetmezler; günah af­fettikleri vakit, onu Allah namına yaparlar, günahları affeden gerçekten ve ancak Allah'tır. M. İsa, rahiplerine bu günahları affetme yetkisini Kilise vasıtasıyla vermiştir; havari ve şa­kirtlerine, "Kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış ola­cak, kimin günahlarını bağışlamazsanız, bağışlanmamış ola­cak, yeryüzünde çözeceğiniz her şey göklerde de çözülmüş olacaktır." (Mt.18,18) diye hitap ederek, kendilerine ve halefle­rine bu yetkiyi vermiştir. Demek ki, onlar sadece M. İsa'nın verdiği emri yerine getirir, O'na itaat ederler, O'nun sadık kul­ları olarak hareket ederler. M. İsa'nın bu emri olmasaydı, kim böyle bir şey yapmaya kalkışacaktı? Diyebiliriz ki, rahip ya da kâhin bir vekil olarak hareket eder, o sadece bir araçtır, kendi şahsi yetkisine dayanmaz; bundan dolayıdır ki, rahip kendisine itiraf edilmiş olan günahları hatırlamamalıdır; za­ten, günahlarını itiraf eden kişinin kim olduğunu da genellik­le bilmez; ama bilse de, kişiyi hatırlarsa da, günahlarını asla hiç kimseye söylemez.

Bu uygulama, günah işlemeye teşvik eder şeklindeki iddi­aya veya suçlamaya gelince; bu nevi suçlamalar umumiyetle günah çıkarma denilen amelin şartlarını ve maksadını bilmiyen kişilerden gelmektedirler.

Günah çıkarmak isteyen kişi her şeyden önce günahlarına pişman olmalıdır; ayrıca günah işlememeye kararlı ya da hiç olmazsa kendi hayat tarzını düzeltmeye kararlı olmalıdır; bu iki şartın biri dahi yoksa, günahlarının itirafı boşuna yapılan bir davranış olacak ve hiç bir rahip de böyle bir kişinin günah­larının itirafını kabul etmeyecektir. Zaten, bir çok Avrupa dil­lerinde bu merasim ya da kutsama âyinine, günah çıkarma de­ğil, fakat daha doğru olarak tövbe veya istiğfar ameli ya da barışma gizemi denilir, çünkü insan, bu gizem sayesinde Al­lah'la barışmaktadır.

Bundan başka, itiraf edilmiş olan günahlar için kefaret ya da telâfi olarak bir nevi ceza verilir; bu kefaret umumiyetle hafif ise de, önemli ve kebîre denilen büyük günahlar için ağır olabilir; örneğin, biri hırsızlık yapmış ise, çaldığı eşyayı ya da onun malî değerini nakit olarak iade etmesi istenilebilir, v.s.

Böylece, günah çıkarmak yeniden günah işlemeye teşvik etmez, bilâkis, bir daha günah işlememeye teşvik eder ve Al­lah'ın kulunu Allah ile barıştırarak, daha doğru dürüst bir ha­yat sürdürmeye cesaretlendirir; bu yetkiyi rahiplerine veren M.İsa'nın maksadı da bu idi.

Allah, günahları doğrudan doğruya affedemez mi?

Gayet tabiidir ki, Allah, istediği gibi ve istediği zaman her­hangi bir kişinin günahlarını doğrudan doğruya, yani rahibin aracılığı kullanmadan, affedebilir; bunu da hiç bir Hıristiyan inkâr etmez. Ancak, yukarıda söylendiği gibi, Hıristiyanlar için tövbe veya günah çıkarma gizemi varsa, sebebini ya da hikmetini şöyle açıklayabiliriz: Yukarıda gördüğümüz gibi, M. İsa'nın kendisi bunu böyle istemiştir; sonra, bu uygulama sa­yesinde, Allah insanları bir araç olarak kullanarak, insanları da, beşeri tabiatı da kurtuluş eserine iştirak ettirip onurlandı­rır. Nihayet, bu uygulama insanı daha emin bir şekilde huzu­ra kavuşturur. Şöyle ki, herkes Allah'a yalvararak günahlarının'affını dileyebilir; ancak, Allah'ın affı konusunda tereddüt içinde kalınabilir; Allah günahlarını gerçekten affetti mi, af­fetmedi mi bilinmez. Halbuki, bir rahip kendisine, itiraf etti­ğiniz günahlarınız bağışlandı, derse, Allah'ın affından emin olabilir, çünkü M. İsa'nın kendisi biraz önce zikrettiğimiz söz­leri "Kimin günahlarını bağışlarsanız, vs." daima geçerlidir.

Endüljanslar

Eski zamanlarda Papalar, episkoposlar ve rahipler, paraya karşı bir af beratı vererek cenneti satıyorlarmış, denilir.

 

Arasıra ileri sürülen bu nevi iddialar veya suçlamaların kaynağı aslında bilgisizliktir; bu suçlamalar Katolik Kilise'sinde bugün de mevcut olan ve bazen yanlış bir şekilde yo­rumlanan bir uygulamadan türemiştir. Gerçek şundan ibaret­tir: Eskiden, demek ki Hıristiyanlığın ilk asırlarında, biri önemli, büyük bir günah işlemiş ise ve bunu açık bir şekilde yapmışsa, Kilise, kefaret veya telâfi olarak ona birkaç gün ve­ya hafta, hatta birkaç ay süren bir ceza vermiştir; meselâ bir hafta boyunca oruç veya perhiz tutacaktır, veya bir hafta bo­yunca her gün bir kiliseyi ziyaret edecektir, vs. Daha sonra da, bir kolaylık olsun diye, bu şekilde cezalandırılmış olan kişi verilen cezayı yerine getirmek için bir zorluk çekerse, ya da onu yerine getirmek istemezse, onun yerine, karşılık olarak bir miktar para verebilirdi. Maalesef, orta çağın sonuna doğ­ru, bazı kişiler bu '"kolaylık" denilen imkânlar bir fırsat bile­rek onları istismar etmişler, ve bu kolaylıkları çoğaltıp bir ne­vi ticaret kurmaya kalkmışlardır. Gerçekten bir suistimalden söz edebiliriz, halk da birçok defa bu nevi "kolaylıklar" saye­sinde gerçekten cenneti elde edebileceğini sanmıştır; halbuki, bu doğru değildir, bunun için Kilise bu nevi suistimalleri ön­lemek için bu uygulamaları kaldırmıştır ve bugün sadece bel­li dualar ya da diğer ibadetler yapılır; fakat paraya karşı cen­neti satmak ya da vaadetmek söz konusu olamaz, ve eskiden bile Kilise böyle bir şey hiç vaadetmemiştir.

Aslında bu gibi suçlamalar çoktan tarihe karışmıştır ve ta­rihçilerden hariç kimse onlardan artık bahsetmez.

TOPLAM 31513 ziyaretçi (48671 klik) kişi burdaydı!
azizmeryem.tr.gg .
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol